TÜRK İZLENİMCİLERİ “ÇALLI KUŞAĞI”ŞİŞLİ ATÖLYESİ ve DÖNEMİN PROPAGANDASI

İbrahim Çallı, Gül Koklayan Kadın,
Tuval Üzerine Yağlıboya,50×72 cm,İş Bankası Koleksiyonu
Çallı Kuşağı,1914 kuşağı ya da Türk İzlenimcileri olarak da bilinen ressamlar grubudur. Bu grubun ressamları arasında Nazmi Ziya, Feyhaman Duran, Avni Lifij, Ruhi Arel, Namık İsmail, Hikmet Onat, İbrahim Çallı, Ali Sami Boyar gibi ressamlar yer almaktadırlar. Çallı Kuşağı ressamları Sanayi-i Nefise Mektebi’nde gördükleri eğitim sonrası, 1910 yılında açılmış olan yetenek sınavını kazanarak yurt dışına, Paris’e resim eğitimi almaları için gönderilmişlerdir. Fakat 1. Dünya Savaşı’nın 1914 yılında başlaması nedeni ile ülkeye geri dönmüşlerdir. Almış oldukları eğitim sayesinde ülkemizde yeni sanat anlayışlarının öncüleri olmuşlardır. Bu neden ile bu gruba 1914 Kuşağı denilmektedir. Paris’te önemli atölyeler olan Laurens ve Cormin atölyelerinde eğitimlerine devam ederlerken, 1. Dünya Savaşı çıkması nedeni ile ülkelerine geri dönmek zorunda kalmışlardır.

Nazmi Ziya, Göksu’da Gezinti,
1909, 43,5×61,5 cm tuval üzerine yağlı boya ,özel koleksiyon
Bu grubun kendilerinden önce gelen kuşakların fotografik bakış açılarına, resimde renk faktörünü göz ardı etmelerine karşı, bir tepki olarak izlenimcilik akımını benimserler. Bu grup gözlem yapmaktan çok üsluba bağlı kalarak da izlenimcilik anlayışını benimsemektedirler. İbrahim Çallı, Namık İsmail gibi kimi ressamların fırça vuruşları, dışavurumculuk akımının belirtilerini taşımaktadır. Bu ressamlar resimlerinde peyzaj, natürmort, nü model çalışmaları ve toplumsal olaylar gibi konulara değinirler. Bu grup Avrupalı ressamların ilgi duydukları avangard yaklaşımlarla ilgilenmez. İbrahim Çallı bu grubun öcüsü olarak bilinmektedir. Bu nedenle de grubu Çallı Grubu olarak da anmaktayız.

Feyhaman Duran, Manzara,
19×27 cm, kontraplak üzerine yağlıboya,
İstanbul Üniversitesi Feyhaman Duran Koleksiyonu

Hüseyin Avni Lifij, Mihrişah Sultan Dairesi
Tarihsiz,50x41cm, kontraplak üzerine yağlıboya,
Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi

Namık İsmail, Otoporte,
1918,Tuval Üzerine Yağlıboya,39,5x36cm, Özel Koleksiyon
1914 kuşağı modern Türk reminin belki ilk km taşıdır. En önemlisi sanata fikirsel yaklaşım bu kuşağın öncülüğünde başlar.
Çallı Kuşağı ressamları hem figür sorununa hem de nü model konusuna eğilmişlerdir. Sanayi-i Nefise Mektebi’nde nü modelden çalışmanın yasak olması nedeni ile ressamların bu konuda mücadele etmeleri gerekmiştir. Bu arzu ettikleri çalışmayı ancak Paris’e gittiklerinde yapabileceklerdir. Özellikle 1922 yılında Galatasaray Sergisi’nde, Namık İsmail’in “Üryan” adlı çıplak model resmi büyük tepkiler toplamıştır.

Namık İsmail, Üryan
Tuval Üzerine Yağlı Boya,130×190 cm, 1922, Özel Koleksiyon
1914 Kuşağı ressamlarından Mehmet Ruhi Arel, Hüseyin Avni Lifij Türk resminde güncel, sosyal olayları yansıtmış olan çalışmalarıyla bir ilki gerçekleştirmiş olurlar. İbrahim Çallı, Namık İsmail ve Hikmet Onat’ın “Şişli Atölyesi Resimleri” gibi eserleri 1908-1922 yıllarında ortamın sosyal durumunu belgelemektedirler.
ŞİŞLİ ATÖLYESİ
1.Dünya Savaşında ülkenin vermiş olduğu mücadele ruhunun yükseltilebilmesi için, aynı zamanda savaş resimleri yapılması fikri ile devletin o dönemki yöneticileri tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle bir grup ressam, basın yazarları ile birlikte Çanakkale’ye cepheye gönderilmeleriyle beraber, savaş konulu resimler yapmalarını istemişlerdir. 1914 Kuşağı’nın sanatçılarından oluşan bir grup ressamın savaş alanlarını görmeleri ve buralardan izlenim edinmelerini sağlamışlardır. Şişli Atölyesi’nin kurulması bu dönemin ilginç olaylarından bir tanesidir. Bu atölyenin kurucusu Celal Esad Arseven’dir. Aynı zamanda dönemdeki İstihbarat Dairesi reisi Albay Seyfi Bey tarafından da gerçekleşmiştir. Bu atölye Harbiye Nezaretine bağlı bir mekandır. Viyana ve Berlin’deki sergilerin kataloglarında 1914 kuşağının bütün ressamlarının eserlerinden örneklere yer verilmiştir. Bu atölye İstanbul’un Şişli semtinde kurulan bu atölye kısa bir süre içinde, diğer devlet büyüklerinin de desteğini almıştır. En kısa sürede de hayata geçirilmiştir. Şişli’de büyük ve ahşaptan bir atölye yapılır. Sanatçıların bu atölyede çizecekleri savaş resimleriyle beraber ülkenin savaş propagandasını yapmayı amaçlamışlardır. Savaş nedeni ile sanatçılar resim malzemesi bulmalarının çok zor olduğu bir dönemde atölyenin yapacak olduğu savaş resimlerinde sanatçıların savaşın getirmiş olduğu etkiyi ve atmosferi hissedebilmeleri amacıyla atölyenin olduğu bölgeye hendekler, kazılmıştır. Silahlarıyla beraber askerler, atlı asker ve bir de top arabası getirilir. Bu malzemeler Harbiye Nezareti tarafından sanatçılara sunulmuştur. Savaş döneminin zor çalışma ortamı ve koşulları içinde çalışma olanağı bulabilen sanatçılar, ilk önce Galatasaray Yurdu’nda ve ardından da 1918 Mayıs ayında gerçekleştirilecek olan sergiler için yoğun bir çalışma temposuna girmişlerdir. Resim malzemeleri olarak ta boya, muşamba, tuval fırça ve bunun gibi birçok malzemeleri yine Harbiye Nezareti tarafından müttefik Almanya’dan kısa bir süre içinde getirilmiştir. Bu atölyede oluşan genel atmosfer ve hava, Atölye’nin kurucusu olan Celal Esad Arseven’in ifade etmesiyle, savaş sahnelerini canlandırmakta ustalaşmış olan Fransız ressam Jean Baptiste Edouard Detaille’nin atölyesine benzetmekteydi.

Şişli atölyesi

Şişli Atölyesi
İbrahim Çallı, Hikmet Onat, Feyhaman Duran, Namık İsmail, Sami Yetik ve Ali Sami gibi ressamların, üstü camlı büyük bir atölyede savaş ortamını hissederek resim yapmalarını amaçlamışlardır. Şişli Atölyesi, Türk resim tarihini, toplumsal ve sosyal konuların eğilimlerine ve teknik olarak ta çoklu figür kompozisyon çözümlerine başlanmış olan dönemin önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bu atölyede Mehmet Ruhi Arel, Ali Cemal, İbrahim Çallı, Hikmet Onat, Ali Sami Boyar ve Sami Yetik gibi birçok sanatçıların yapmış oldukları resimler arasında 1917’de Galatasaraylılar Yurdu’nda 3 Harp Levhaları resim sergisi adıyla ilk kez sergilenerek halka gösterilmiştir. Aynı sergi Osmanlı devletinin müttefik olan Avustralya’nın Viyana, Almanya’nın Berlin şehirlerinde açılmıştır. Şişli Atölyesinde üretilmiş olan bu resimler sonucunda yurt içi ve yurt dışında açılan sergiler ile beraber büyük coşku ve sevinç ile karşılanmıştır. Aynı zamanda bir ressam ve ileride halife olacak olan Veliaht Abdülmecit Efendi’nin bu atölyeye sık sık ziyaret ettiği ve sanatçıları da desteklediği bilinmektedir.

İbrahim Çallı, Zeybekler,
118×154 cm, Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi, Ankara

Namık İsmail, Al Bir Daha/Son Mermi,
Tuval üzerine yağlı boya, 205×145 cm, Ankara Resim Heykel Müzesi,1917

Sami Yetik, Milli Mücadele, 106×175 cm,1917,Askeri Müze
Yurt dışında eğitim görmüş olan 1914 Kuşağının yurt dışında gördükleri sanat kurumlarından esinlenerek derneği kurduklarını söyleyebiliriz. 1929 yılında kurulmuş olan Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşalar Birliği’nin kuruluşuna kadar olan tek ressam birliği olarak varlığını sürdüren bir cemiyettir. 1921 yılında da “Türk Ressamlar Cemiyeti”, 1926’da “Türk Sanayi-i Nefise Birliği” ve 1929 yılında ise “Güzel Sanatlar Birliği” adlarını almıştır. 1926 yılında Osmanlı Ressamlar Cemiyeti’nin girişimleriyle başlayan ve her yıl tekrar edilen geleneksel Galatasaray resim-heykel sergileri 1952 yılına kadar devem etmiştir. Daha önceki yıllarda ise Galatasaray Yurdu’nda ve Galatasaray Lisesi’nin resim sınıfları ile hemen yanındaki sınıfta düzenlenmiş olan Galatasaray Sergileri, Türkiye’de düzenlenen ilk sürekli sergiler olmuşlardır. 1914 Kuşağı ressamlarının aynı zamanda kendilerinden önce gelen genç ressamlardan ve bu genç ressamlarla beraber katılmış oldukları bu sergilerden etkilendiklerini söyleyebiliriz . Aynı zamanda Galatasaray sergileri, genç kuşakları etkilemiş olan yeni eğilimli sanatçılarda ev sahipliği yapmıştır.

Galatasaray Sergi Daveti – Salt Galata Arşivi

Hikmet Onat, Beşiktaş’ta Kayıklar,
1959, 54,5x 72 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya, Sakıp Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi,Emirgan, İstanbul, Türkiye
Dünya Savaşı’nın sonrasında verilen Milli Mücadele çabaları, Kurtuluş Savaşı yıllarında parçalanmış olan bir imparatorluğun, yeni bir rejimin kurulma sancılarının yaşanmış olduğu bir ortamda toplumsal sanatın varlığı hissedilmezken, sanat camiasında olan bir sanatçı 1.Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşına katılmış, yaralanmış ya da şehit olmuşlardır. Bu nedenle, Türk resim sanatı tarihinde ilk savaş konulu resimler tablolara taşınmıştır. 1.Dünya Savaşına katılmış olan ressamlarımızın cephede çizmiş oldukları savaş konulu resimleri, daha sonraki yıllarda moda olarak görülmüştür.

Hikmet Onat,Siperde Mektup Okuyan Askerler, 1917,Tuval Üzerine Yağlı Boya,124x150cm,İstanbul Resim Heykel Müzesi,İstanbul
Bu kuşak ile beraber figür, kompozisyon, çıplaklık çağdaş sanatı anlayışında, İlk defa Türk resim sanatına girmiştir. Bu dönemde batı sanatı anlayışında sanattan yoksun kalmış olan Türk resim sanatı, kompozisyon ve figür çalışmalarında zorluk yaşamalarına rağmen 1914 kuşağı büyük bir çaba göstermiştir. Avrupa’da eğitim almış sanatçılar, çağın teknolojisini ve kültür yaşantısını daha yakından inceleme ve izleme olanağı buldukları için bunu resim üzerinde yansıtma çabaları olumlu anlamda gelişmiştir.

Hüseyin Avni Lifij, Karagün ,Tuval üerine yağlıboya,93x118cm, 1923,Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi, Ankara
SONUÇ:
Resim yapmanın tamamen günah sayıldığı dönemlerin ardından, batılı anlamda resim öğrenilmesi için kurulan Sanayi-i Nefise hem dönemin yaşamını gösteren resimleri bugüne aktarmıştır. Hem de toplumun resime bakışını değiştirmiştir. Yapılan eserler, dönem yaşantısı ile ilgili gerçekçi delil niteliği taşımaktadırlar.
Bu kuşak ile beraber figür, kompozisyon, çıplaklık çağdaş sanat anlayışında, İlk defa Türk resim sanatına girmiştir. Bu dönemde batı sanatı anlayışında özellikle resim sanatından yoksun kalmış olan Türk sanatı, 1914 kuşağı ile önemli bir mücadele sergilemiştir. Avrupa’da eğitim almış sanatçılar, çağın teknolojisini ve kültür yaşantısını daha yakından inceleme ve izleme olanağı buldukları için bunu resim üzerinde yansıtma çabaları olumlu anlamda gelişmiştir. 1914 kuşağı modern Türk resminin belki ilk km taşıdır. En önemlisi sanata fikirsel yaklaşım bu kuşağın öncülüğünde başlamıştır. Sanat aracılığı ile toplumdaki insanların bakış açılarını, kültürel değerler konusunda devrimlerin insanlarla etkileşimi hem belgeleniyor hem de zihinlerin gelişmesine katkı sağlanmıştır.
Çağdaşlaşma konusunda, ulusal birlik ve beraberliği sağlanması konusunda da önemli roller oynadılar. Bunlardan çok daha önemlisi ise kadının medeni toplum içinde yerini alması konusunun ve düşünce dünyasının değişmesi ile ilgili önemli etkileri vardır.
Nü ve figür çalışmaları aynı düzlemde düşünüldüğünde muhafazakar bir toplumun bir pencerenin önüne gelip Dünya’ya bakması için fırsatlar yaratabildiler ve çağdaş dünyayı yakalamak konusunda Türk toplumuna öncülük etmişlerdir.
Kaynaklar:
- Başkan Seyfi, https://www.akmb.gov.tr/userfiles/files/Eski Erdem%20 pdf/Erdem %2051.pdf (Erişim Tarihi:8 Mayıs 2021)
- Çermikli Gülce,https://www.dspace.ankara.edu.tr./xm/ui/bitstream/handle/20.500.12575/29770/6179.pdf?sequence=1&isAllowed=y(Erişim Tarihi:8 Mayıs 2021)
- Bayav Deniz, https://www.dergipark.org.tr/tr/download/article-file/567321(Erişim Tarihi: 9 Mayıs 2021)
- Gülaçtı Erim İsmail, https://www.dergipark.org.tr/tr/download/article-file/327937(Erişim Tarihi:9 Mayıs 2021)